Kırmızı Pazartesi Sözleri ve Alıntıları

Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi adlı romanı, Latin Amerika edebiyatının en dikkat çekici eserlerinden biridir ve bir kasaba halkının gözleri önünde işlenen bir cinayetin anlatımı üzerinden kolektif suçluluk, kader, ve toplumsal pasifliği sorgular. Roman, Santiago Nasar adlı bir gencin, işlenmesi önceden bilinen ama kimsenin engellemediği bir cinayete kurban gitmesini konu alır. Nasar’ın öldürüleceğini tüm kasaba bilmesine rağmen, herkes bu bilgiyi ya ciddiye almaz ya da bir başkasının harekete geçeceğini düşünerek sorumluluktan kaçar. Marquez, kasabanın dedikodularla dolu atmosferinde olayları katman katman açığa çıkarırken, okuyucuyu kader ve ahlaki sorumluluk kavramlarını yeniden düşünmeye iter.

Roman, anlatım tarzıyla adeta bir belgesel niteliği taşır. Herkesin bildiği bir suçu engelleyememenin getirdiği suçluluk duygusu, karakterlerin duyarsızlığı ve çaresizliğiyle harmanlanarak işlenir. Marquez’in yoğun betimlemeleri ve derin psikolojik çözümlemeleri, okuyucuyu kasaba halkının kolektif vicdanına, korkularına ve zaaflarına ortak eder. Bu yapıt, Marquez’in büyülü gerçekçilikten farklı olarak daha soğuk ve gerçekçi bir tonla yazdığı bir hikaye olmasına rağmen, insan doğasına ve toplumların suskunluğuna dair derin bir eleştiri sunar. Kırmızı Pazartesi, trajik bir olayın ötesinde, toplumun sessiz kaldığında bile suça ortak olduğu mesajını güçlü bir şekilde vurgulayan unutulmaz bir roman olarak edebiyat tarihinde kendine sağlam bir yer edinmiştir.

Kırmızı Pazartesi Alıntılar

Yine her zamanki gibi oldu, ona bir şey anlatmaya başlarsın, öykü daha yarısına varmadan nasıl biteceğini bilir. (s.26)

Her zaman ölüden yana olmak gerek. (s.27)

Bizlerden daha sağlıklıydı; ama insan onun göğsünü dinleyince yüreğinin içinde fokurdayan gözyaşlarını duyabiliyordu. (s.39)

İşleneceği bu kadar açıkça duyurulmuş bir cinayet olamazdı. (s.50)

Herhalde öyle sarhoş olmuşlar ki, yalnızca saati değil günü de şaşırmışlar diye düşündüm. (s.50)

Sanki öldükten sonra onu bir kez daha öldürmüştük. (s.67)

Bu kadar büyük bir üzüntünün ancak daha büyük utançları örtbas etmek için gösterilebileceğini düşündüğümü hatırlıyorum. (s.78)

Kırmızı Pazartesi kitabıyla ilgili temel bilgilere Kırmızı Pazartesi sayfamızdan erişebilirsiniz. Yazıda bahsi geçen Kırmızı Pazartesi kitabı Can Yayınları tarafından basılan kitaptır. Kitapla ilgili detaylı bilgilere bu sayfadan ulaşabilirsiniz.

OKU  Sineklerin Tanrısı Sözleri ve Alıntıları
Kırmızı Pazartesi

Gabriel Garcia Marquez'in Kırmızı Pazartesi adlı romanı, Latin Amerika edebiyatının en dikkat çekici eserlerinden biridir ve bir kasaba halkının gözleri önünde işlenen bir cinayetin anlatımı üzerinden kolektif suçluluk, kader, ve toplumsal pasifliği sorgular. Roman, Santiago Nasar adlı bir gencin, işlenmesi önceden bilinen ama kimsenin engellemediği bir cinayete kurban gitmesini konu alır. Nasar'ın öldürüleceğini tüm kasaba bilmesine rağmen, herkes bu bilgiyi ya ciddiye almaz ya da bir başkasının harekete geçeceğini düşünerek sorumluluktan kaçar. Marquez, kasabanın dedikodularla dolu atmosferinde olayları katman katman açığa çıkarırken, okuyucuyu kader ve ahlaki sorumluluk kavramlarını yeniden düşünmeye iter.

Link: https://www.canyayinlari.com/kirmizi-pazartesi-9789750721571

Yazar: Gabriel García Márquez

Ad: Kırmızı Pazartesi

Url: https://www.canyayinlari.com/kirmizi-pazartesi-9789750721571

Yazar: Gabriel García Márquez

ISBN: 9789750721571

Yayınlanma tarihi: Nisan 2024

Biçim: https://schema.org/Hardcover

Editörün değerlendirmesi:
4.5

“Kırmızı Pazartesi Sözleri ve Alıntıları” üzerine 4 yorum

  1. “İşleneceği bu kadar açıkça duyurulmuş bir cinayet olamazdı.” sözü, kitabın ana temasını çok net veriyor. Olayları herkesin bilmesine rağmen hiçbir şeyin değişmemesi hâlâ aklımı kurcalıyor. Toplumun bu kadar duyarsız olabilmesi gerçekten insanı düşündürüyor.

    Yanıtla
    • aslında toplum duyarsız degil. Toplum bilerek o kardeşlerin bu cinayeti “namus” icin islemesini istiyor. Bu cinayetin acil olmasina ragmen görmezden gelerek onları engellemek yerine aslında daha çok bu cinayeti islemeye itiyor. Bu da erkeklerin uzerindeki toplumsal baskiyi gösteriyor aslında. Cinayet bu kadar acikca yapmaları bicagi polisten gizlememeleri aslında bir yardim carisi, toplumun onlara “dur” demesini istiyor ancak toplum bunu yapmayarak onları cinayeti islemenin gerekli olduguna inandırarak daha çok destek veriyor.

      Yanıtla
  2. Toplumun kaderi kabullenişi üzerine böyle güçlü bir hikâye okumak oldukça sarsıcıydı. Santiago Nasar’ın başına gelenleri düşündükçe, insanların pasifliği beni daha da şaşırtıyor 😔

    Yanıtla

Yorum yapın